karakış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
karakış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
18 Nisan 2011 Pazartesi
dönence
dönence
desem ki
eskitilmiş imgelerin... koşulsuz sevgilerin
yağmalanmış şiiriyim
hüzünlü yağmur bulutuyum
sağanak topluyorum
kentimin kırılgan topraklarına
ege'de kurumuş zeytin dalıyım
kendi kabuğuna yabancı
kendi masalından korkan çocuğum desem
söyler misin o türküyü
'pencereden kar geliyor...'
aşkı parçalara ayıranım
söylemiş miydim
tek parça gelir pişmanlık
bir gurbet türküsünün en koyak ezgisinde
ihbarsız düşer kıyılarına
son kurşundur en son söz
vurulmuş yanlarını saklayarak kendinden
ve yara gibi büyüterek yalnızlığı
acıya ağarsın gecenin kör yerinde
diğer yarım
ne çok maviydi düş evim
ne çok yeşil
ne çok nehirdi gözlerin
tufandan önce
oysa
başka bir iklim olmalıydık biz
başka bir mevsim
iki hercai menekşe
tüm renklerden bağımsız
iki ayrı daldan başkaldıran güneşe
çınar gölgesinde iki piç sürgün
dikeni sevmeliydik gülden önce
kanamayı öğretmeliydik parmaklarımıza
sızlamayı yüreklerimize
sevdiğim
erken çiçeklendik yalancı baharlarda
kapat pencereyi... kar gelmesin
ışıksızlığa arala perdeleri
nicedir dilinde üşüyen türküyü söyle
-şimdi ne yana dönsem çürümüş insan nefesi-
17 nisan 2011 pazar
nuriye zeybek
4 Ocak 2011 Salı
mor hüzün
mor hüzün
mor bir hüzün indi karakış akşamına
kendi alevlerinde üşüdü ateş çiçekleri
zangoçları yorgun çanları suskun uzak kulelerin
sisli sokak lambalarına asılan ışığım donuk
şehrin yalnızlığına gömülü çocuksu yüreğim
kar duvaklı çatılarda gri bulutlar gibi çoğalan
serçeler
ürkek ve telaşlı alıp başlarını nerelere gittiler
maziden topladığım çileli yollar
binlerce kez yaşanmış ömür kadar kaygan
ruhum kadar kırılgan dökülüyor gözlerimden
-tanıdık yangınları yoklayan sol yanım
kül olmayı da öğrenir elbet-
zaman girdabında boğulan bu kaçıncı düş
bu kaçıncı bahar
buz kırığı sularda titreyen salkım söğüt gölgesi
yoksa seni de mi dallarından vurdular
küf kokulu korunağında zehir biriktiriyor
geceye akrep
kurşun gibi hayal kırığı döküyor umuda
son mevsimde son tufan
ilk değil kutsal bağımdaki bu yağma
bu harami vurgun ilk değil
şimdi çok uzağındayım mutlu coğrafyanın
müzmin yarayım batık kentin kuytularında
gayrı dört yanım çalkantılı deniz
ah düşlerim
yok olmayı çok mu istediniz
31 aralık 2010
nuriye zeybek
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)